ÇEVRE YÖNETİMİ

Çevreye duyarlı bir yaklaşım benimsiyor ve doğal kaynakları korumak için kararlılıkla çalışıyoruz.

Tarım, insanlık tarihi boyunca temel yaşamsal faaliyetlerden biri olageldi. Doğal, sağlıklı ve sürekli gelişen toplumların modern ihtiyaçlarına cevap veren tarımsal üretim için de gübre üretimi ve ticareti en kritik iş sahalarından biri. Bunun bilinciyle Gemlik Gübre, toplumu, insanı, hayvanları ve doğayı koruyup gözeten, sürdürülebilir çalışma modellerini odağına aldı.
Gemlik Gübre A.Ş. olarak, gezegenimizin geleceğini koruma hedefiyle çevresel sorumluluklarımızı ciddiye alıyoruz. Enerji verimliliği, atık yönetimi, su kullanımının azaltılması ve karbon emisyonlarının sınırlanması gibi odak noktalarımız üzerine projeler geliştiriyor ve uyguluyoruz.
ESG, yani Çevre, Toplum ve Yönetim alanında hedeflerimize ulaşmak için, üretim ve ticaretimizdeki çevresel etkiyi en aza indiren stratejiler geliştiriyoruz. Böylece tüm operasyonlarımızı hem uluslararası standartlara uygun hale getiriyor hem de çevre dostu olmasını sağlıyoruz.
Hem bugünkü hem de gelecekteki nesiller için daha yeşil ve daha sürdürülebilir bir dünya yaratma yolunda ilerlemeye devam edeceğiz.

GEMLİK GÜBRE’DE ÇEVRE

Sürdürülebilirlik, çevre ve insana zarar vermeden ekonomik büyümeyi ifade etmektedir. Gemlik Gübre olarak sürdürülebilirlik bakış açısı ile tüm üretim süreçlerimizi gerçekleştiriyoruz. Sistematik çalışmanın başarının anahtarı olduğunun farkında olarak sürdürülebilirlik konusunda yaptığımız çevresel çalışmaları bir sisteme bağlı olarak yürütüyoruz ve bu sistematiği 2020 yılından bu yana ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi belgesi ile kanıtlıyoruz.


SU VE ATIKSU

Su, insanoğlunun hiçbir şekilde üretemediği doğal bir kaynaktır. Yaşadığımız gezegenin %70’i sudan oluşmaktadır. Bu su oranının yalnızca %3’ü içilebilir tatlı su kaynağı olarak bilinmektedir. Ulaşılabilen tatlı su kaynaklarımız ise %1’e tekabül etmektedir.
Hal böyle olunca hem ulusal olarak hem de küresel olarak su kullanımına dikkat etme hassasiyetinin önemi artmaktadır. Su krizi tüm dünyayı yakından ilgilendiren bir konudur. Dünya genelinde nüfus artarken su kaynaklarının sabit kalmasının, yakın gelecekte ciddi bir su krizine neden olabileceği öngörülmektedir.
Gemlik Gübre olarak su üzerindeki baskının farkındayız. Üretimimizin en önemli girdilerinden biri olan suyun kullanımı konusunda gerekli hassasiyeti göstermekteyiz. İşletmemiz için gerekli su İznik Gölü’nde sağlanmaktadır. Fakat kaynaklarda yaşanabilecek kullanım kısıtı sebebiyle üretimin kesintiye uğramaması için alternatif su kaynakları konusunda çalışmalar yürütmekteyiz. Bunlar arasında atıksularımızın geri kazanımı ve tekrar kullanımı, deniz suyu kullanımı, yerel yönetimlere ait atıksu arıtma tesisleri çıkış sularının kullanımı gibi projelerimiz bulunmaktadır. Ayrıca personelimize su kullanımı konusunda bilinçlendirme eğitimleri vermekteyiz.
İşletmemizde giren su kadar üretimde kullanılan ve deşarj edilmesi gereken atıksuyun yönetimi de son derece önemlidir. Tüm atıksular ulusal mevzuata uygun şekilde Marmara Denizi’ne deşarj edilmektedir. Ayrıca tüm atıksular alıcı ortama ulaşmadan önce 7/24 ölçüm yapabilen bir sürekli ölçüm sisteminden geçirilmektedir. Sistem sayesinde mevzuata uygun olmayan atıksuyun deşarj edilmesinin önüne geçilmektedir. Arıtımı gereken atıksular uygun arıtma teknolojileri ile arıtılmaktadır. Evsel atıksular biyolojik arıtma tesisinde arıtılmakta ve deşarj edilmektedir. Ayrıca gübre üretim faaliyetinden kaynaklanan azot içeren atıksular Türkiye’de başka bir örneği olmayan, “Arionex” olarak isimlendirdiğimiz ileri arıtma teknolojisine sahip arıtma tesisinde sıfır atık yaklaşımı ile %100 oranında geri kazanılmaktadır. Bu arıtma sistemi sayesinde ürün ve saf su geri kazanımı yapılmakta, ayrıca alıcı ortam olan Marmara Denizi’ne herhangi atıksu deşarjı yapılmamaktadır.
Tüketilen suyun büyük bölümü kimyasal proseslerimizin soğutulması için kullanılmaktadır. Bu aşamada ısınan sular soğutma kulesinde soğutularak tekrar sistemde kullanılmaktadır. Sistemin sağlıklı çalışabilmesi için soğutulduktan sonra deşarj edilmesi gereken atıksuların deniz ortamına sıcaklık katkısının belirlenebilmesi amacıyla, için 3’ü denizde, 2’si karada olmak üzere 5 farklı noktada sürekli sıcaklık ölçümü yapılmaktadır. Ölçüm sonuçlarına göre ortalama katkımızın 0,1-0,5°C arasında olduğu görülmekte, asla limitler aşılmamaktadır.


EMİSYON

Hava, etrafımızı saran gaz karışımıdır. İçinde yaşadığımız hava katmanına atmosfer denir. Temiz hava içerisinde yaklaşık olarak %78 azot, %21 oksijen ve %1 oranında da diğer gazlar, toz, su buharı gibi maddeler bulunmaktadır. Havanın bu doğal bileşiminin bozulması hava kirliliği olarak tanımlanır.
İnsanlığın yaşamını sürdürebilmesi için oksijene ihtiyacı vardır ve bu oksijeni solunum yoluyla havadan alır. Hava canlılar için vazgeçilmezdir ve havanın kirlenmesi canlıların sağlığını olumsuz etkilemektedir.
Üretimlerimiz sonucu 14 adet emisyon kaynağımızda NOx, CO, toz, amonyak gibi emisyonlar oluşmaktadır. 14 emisyon kaynağımızdan 3 tanesinde sürekli ölçüm sistemi bulunmakta ve bu kaynaklarda oluşan emisyonlar 7/24 kontrol altında tutulmaktadır. Diğer emisyon kaynaklarında ihtiyaç doğrultusunda NOx ve toz giderim sistemleri bulunmaktadır. Ayrıca tüm emisyon kaynakları her 2 yılda bir yetkili bir laboratuvar tarafından analiz edilmektedir.
Yeni kurulacak sistemlerde ya da proseslerde ulusal ve uluslararası mevzuat değerlendirmesi yapılarak gelecek öngörüsü ile seçim ve tasarım yapılmaktadır.
Ortalama 80 hektar üzerinde kurulu olan işletmemizde sahada oluşabilecek toz emisyonlarının kontrolü için düzenli olarak sulama işlemi yapmaktayız. Ayrıca inşaatı devam eden üre inşaat sahasından kaynaklanabilecek toz katkısını tespit edebilmek için her 3 ayda bir yetkili bir laboratuvara 5 farklı noktada 24 saatlik toz ölçümleri yaptırmaktayız.


İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İLE MÜCADELE

Küresel sıcaklıkların 1901 yılından bugüne kadar yaklaşık 1,1 derece artması sebebiyle, Kuzey Kutbu’ndaki buzul alanları %40 oranında küçülmüş, atmosferdeki karbondioksit miktarı ise Sanayi Devrimi’nden bu yana neredeyse %40 oranında artmıştır. Bu artış iklim üzerindeki baskıyı artırmakta olup bununla ilgili ilave önlemlerin alınmasını da zorunlu kılmaktadır.
Alınacak önlemlerin en önemlisi şüphesiz tüm beşeri faaliyetler sonucu açığa çıkan sera gazlarının azaltılması yani karbonsuzlaştırma çalışmalarıdır. Örneğin Avrupa Birliği kendi sınırlarındaki karbonu 2035 yılına kadar %55 oranında azaltmayı, 2050 yılına kadar ise karbon net sıfır hedefine ulaşmayı amaçlamaktadır. Ülkemizde ise 2021 yılında Paris İklim Anlaşması'na taraf olunması ile 2053 yılında net sıfır hedefi açıklanmıştır. YILDIRIM Holding iklim üzerindeki baskının azaltılması için elini taşın altına koymuş ve Grup şirketlerinde sıfır karbon hedefi için 2050 yılını belirlemiştir.
İşletmemizde doğalgaz gibi fosil yakıtların kullanımı sebebiyle CO2 ve nitrik asit üretimi sebebiyle N2O sera gazları oluşmaktadır. Üretimlerimiz sonucu oluşan sera gazları, 2015 yılından bu yana ulusal mevzuat gereği takip edilmektedir. Tüm tesislerimizin yıl boyunca aralıksız çalışması durumunda işletmemizde ortalama 1.500.000 ton CO2 sera gazı oluşmaktadır. Bu miktarın yarısı nitrik asit üretiminden kaynaklı N2O sera gazıdır. Bu noktadaki sera gazının %95-99 oranında giderimi için proje çalışmalarımız devam etmektedir. Ayrıca yakıt olarak kullanılan doğalgaz kaynaklı CO2 sera gazlarının azaltılması için de daha verimli yakma sistemlerine geçiş yapılmaktadır. Örneğin işletmemizde bulunan 2 adet buhar kazanı 2023 yılı sonuna kadar daha verimli kazanlar ile değiştirilecektir. Bu değişim ile yılda 1000 ton CO2 azaltımı hedeflenmektedir.
Avrupa Birliği tarafından uygulamaya konulan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması kapsamında kalan 5 sektörden biri olan tesisimizde Ekim 2023 itibari ile tüm ürünlerimiz için birim ürün başına karbon ayak izi hesaplamalarına başlanmıştır. Yapılan çalışmalar Avrupa Birliği'ne yapılacak ürün ihracındaki engelleri kaldıracak olup aynı zamanda da ülkemizde uygulanması planlanan Emisyon Ticaret Sistemi için alt yapı oluşturacaktır.
Karbonsuzlaşmanın en önemli adımlarından birisi de enerjinin doğru yönetimidir. Bu kapsamda enerjinin öneminin bilincinde olarak enerji etütleri ile uygunsuz noktalar belirlenip gerekli aksiyonlar alınmaktadır. İşletmemiz için enerji ihtiyacı olan noktalarda üretim esnasında açığa çıkan fazla buhar değerlendirilmekte ve böylece enerji tüketim miktarı düşürülmektedir. Az miktarda ihtiyacımız olan bu enerji için de ülkemiz genelinde farklı şehirlerde güneş enerji santralleri kurarak 2050 yılında sıfır karbon hedefimize hızlı adımlarla yürümekteyiz.


ATIK YÖNETİMİNDE SIFIR ATIK YAKLAŞIMI

Tüm çevresel süreçlerimizde olduğu gibi atık yönetim sürecinde de sıfır atık yaklaşımı ile çalışmaktayız. Atıkların azaltılması için çalışmalar yapılmakta ve bu doğrultuda personelimize atık yönetimi konusunda haftalık eğitimler vermekteyiz. Sahada 30 farklı noktada tehlikeli ve tehlikesiz atıklar ile 50 farklı noktada evsel atıkların kaynağında, ayrı ayrı toplanmasını sağlamaktayız. Toplanan atıkların Atık Depolama Alanı'na sevki sonrası yetkili firmalarca geri kazanım/bertaraf işlemlerinin yapılmasını sağlamaktayız. Tüm bu yönetim süreci neticesinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından işletmemize Sıfır Atık Belgesi verilmiştir.